Osmanlıca

Bir Facia-i Aşk (Osmanlıca Gazeteden)

Osmanlıca gazetelerden Tercüman-ı Hakikat gazetesinde haber mi yoksa romandan bir kesit mi anlayamadığım bir yazıya denk geldim. Başlığı “Bir Facia-i Aşk” olarak verilmiş, herhangi bir yerinde de haber veya roman olup olmadığına dair bilgi yoktu. Tamamını çevirip biraz araştırdığımda “İstanbul’da Bir Facia-i Aşk” isimli 1922 yılında çekilmiş bir filme denk geldim. Ancak filmin konusu ile çevirdiğim haber yada romanın konusu ve karakterlerinin aynı olmaması üstelik olayın İstanbul Pera Palas, Asmalı Mescid gibi yerlerde geçmesi filmle alakası olmadığını gösterdi. Bilen birisi yorum olarak eklerse bilgiyi güncelleyelim.

İyi okumalar dilerim..

Bir Facia-i Aşk

Mösyö ve Madam (Abrahamof)un akıbeti

Yirmi beş yaşında bir zevc zevcesini, sonrada kendisini öldürüyor.

Dün sabah saat on birde (Pera Palas)a fevkalade güzel, zarif ve cazibedar bir kadın giriyor idi. Önüne gelen herkes, büyük siyah gözlerinin, uzun ve narin vücudunun cazibesi ile bu güzel kadına atf-ı nazar itmekden kendini alamıyor, madamın asabiyyeti ayrıca dikkati celb idiyor idi. Otele giren madam, büyük bir çâlâkî ile otelin mermer merdiveninin üç basamağını atlayarak kırâat salonundaki büyük koltuklardan birine gömüldü. Yorgun gözleri salonun kapusundan ayrılmıyor, korkulu nazarlarla bakıyordu. Zevci kapunun eşiğinde bir saniye tereddüd itdi. Cüsseli, geniş omuzlu, kumral saçlı zevc metin adımlarla zevcesine doğru ilerledi. Eğilerek selam virdi. Buna mukabil zevce müstehziyane bir suretde tebessüm idiyor idi.

Zevc birsandalye çekdi, oturdu, ne konuşdular? Zevce yavaşca kalktı, zevcinin koluna girdi. Konuşarak Asmalı mescid sokağında (Onyon) oteline girdiler. Rus Cenerali (Abrahamof)un mahdumu bulunan ve Odesa Vali muavinliğinde bulunmuş olan zevc, mezkur otelde bir odada oturuyor idi. Samimi arkadaşı (Adolf Feldman) ise (Abrahamof)a refakat idiyor, sadakatsiz zevcesini unutdurmağa çalışıyor idi. Zevcini terk iden zevce aşkı (Boris) ile yaşıyor, sefihane, rezilane bir hayat geçiriyor idi. Zevc ile zevce otele girince ikinci katdaki odaya kapandılar. İki saat sonra münazaa gürültüleri üzerine oda hidmetcisi gelerek kapuyı urdu ve bir az yavaş konuşmalarını rica itdi. Fakat bu ihtar te’sir itmedi. Otel sahibesi hidmetci kadını ikinci defa olarak gönderir. Zevc ile zevce sabsarı kesilmişler idi, hatta hidmetci madam (Abrahamof)un gözlerindeki eser-i hiddet ve tehevvürden korkar. Zevc ve zevce hidmetciyi savarlar ve susarlar. Biraz sonra dört kurşun sesi işidilir. Derhal koşarlar. Fakat kapuyı açmağa cesaret idemezler. Zabıtaya müracaat iderler, Osmanlı, İngiliz Fransız polis me’murlaru yetişerek zevceyi yere serili bulurlar. Şabkasını, güya kalkan hidmetini görmek içün elinde tutuyor idi. Göğsü çıplak idi. Bir kurşun göğsünün sağ tarafını delmiş, diğeri çenesinden geçerek kafasına saplanmış idi. Naaşı kan içinde idi. Yatakda serili olan zevc ise: “su” diye inliyor idi. Zevc eczahaneye götürülmek üzere bir sedyeye konulur, fakat yolda terk-i hayat ider. Yırtılmış gömleğinin altından kalb üzerinde iki siyah delik görünüyor idi, tekrar odasına getirilir ve yere, zevcesinin yanına yatırılır. Karyolanın ucunda ufak bir (Brovning) bulunur idi. Ufak bir kumaş çanta içinde bir mektub vardı. Zevc bu mektubda: “Sonya, Boris ile geçirdiğin hayat nedir? Bu benim içün badi-i ardır. Bundan kendimi nasıl muhafaza ideceğimi bilemiyorum. Bu adam, evvelce o … izzet-i nefs sahibi olan seni mahv idecek. Binaenaleyh onu kat’iyyen terk itmelisin. Eğer terk itmezsen iş cinayete varacak zan idiyorum. Onu öldüreceğim. Fakat Allahım; senide öldürmekden beni vikâye itsün.” Zevcin pantolonunun cebinden de şu cevab bulunmuşdur:

“Benim ile artık hiç bir münasebetin olmadığını biliyorsun, bunu sana iyice anlatmak ta’yin itdiğin … mülakata geliyorum. Ondan sonra [Kafe şantenin ismi] gelerek benim dans itdiğimi görebilirsin”

NOT: Kaynak verilerek kullanılması halinde herhangi bir beis yoktur.

Bir-faciai-aşk

Bir Cevap Yazın