Ömer Can Talu

Beynimdeki Yabancı ile Röportaj

Yazar Ali Selman DEMİRBAĞ ile yeni çıkan kitabı Beynimdeki Yabancı hakkında röportaj:

Kitap ismini neden Beynimdeki Yabancı seçmeyi uygun gördünüz?

Bu olayın ilginç bir hikayesi var. Kitabımızın ilk ismi Kuantum Evreninde Elektromanyetik Beyin Kontroldü, yayın evimizin editörü Sayın Hüseyin KAYA ve Hakan Yılmaz ÇEBİ ile kitaba daha farklı bir isim bulalım diye düşünürken Hüseyin beyin aklına Beynimizdeki Yabancı ismi geldi, bizde bir düzeltme yaparak bu ismi “Beynimdeki Yabancı” haline getirdik. Gerçekten beynimize yabancı olduğumuz için bu kitapla beynimizin evrelerine ve merhalelerine yolculuk ettik diyebiliriz.

Kitabınızın oluşma hikâyesinden biraz bahseder misiniz?

Kitabımızın serüveni 2008 senesine dayanır. Kendi çapımda Hakan Yılmaz ÇEBİ’yi Hazır Kıta programından takip ediyordum. Rahmetli Ömer Lütfi METE’nin bir yazısını ararken Netpano internet sitesiyle karşılaştım ve Netpano’da Hakan Yılmaz ÇEBİ ve Oktan KELEŞ’in yazılarını okumaya başladım. Hazır Kıta programında Elektromanyetik Beyin Kontrolünden bahsedilirken, bunun engellenebileceğine dair bir mail gönderdim. Hakan Yılmaz ÇEBİ ile görüşme ayarladım ve buluştuğumuzda bu konuların bir kitap haline getirilmesi gerektiğini söyledi.

Parapsikoloji nedir?

 Parapsikolojiyi metafizik olarak açıklayabiliriz. Fizik ötesi demeyi tercih etmiyorum. Çünkü fizik ötesi, fiziğin keşfedilmemiş kurallarıdır. Bu olaylar için fizik üstü tabiri de kullanılır fakat bu olaylar fizik kurallarının geçerli olduğu bir dünyada yaşandığı için sadece fiziğin açıklayamadığımız yönlerinden ibarettir. Örnek olarak telepati, levitasyon vb. olaylarını fizik açıklayamamıştır.

Kirlian fotoğrafçılığı hakkında bilgi verir misiniz?

Bu konuların en çok araştırıldığı ülke Sovyetler Birliğidir, her ne kadar kominist ve tam materyalist gözükselerde istihbarat teşkilatları ve bilim adamları şunun farkına vardılar “madde manasız olmaz” haliyle manayı araştırmaya çalıştılar. Maddenin manaya giden yollarını araştırmaya başladıklarında aslında görülmeyen ve algılanamayan başka enerjilerin ve dinamiklerin olduğunu ortaya koydular.  İnsanın da bu enerjilerden yaydığı fark edilince Kirlian fotoğrafçılığı başladı. Auraları hayvanlara ve insanlara nazaran sabit olduğu için, bitkiler ele alındı. Görüntüleme teknikleri üzerinde uygulandı, sonradan insanlara uygulanan bu işleme Kirlian fotoğrafçılığı denildi.

Peki bedenimizin çeşitleri var mıdır?

 Kendi yaratılışımıza baktığımızda önce ruhumuz yaratıldı ve bir ayette “Ruhun bilgisi Allah katındadır” buyrulur. Fakat başka bir ayette de “Size ondan çok az bilgi verildi” denir. Gelişen bilimsel tekniklerle elde ettiğimiz bazı veriler var. Benim şahsi görüşüm ruh bilgidir, her şeyi bilen bir bilgidir ve her şeyi kapsar. Hz. Ali’nin dediği gibi “ilim bir nokta idi, cahiller onu çoğalttı”. O nokta ruh tur. Bilginin kendisidir. Kitabımızda CERN’de yapılan deneylere yer verdik. 15.000 kez tekrarlanan deneylerde ışıktan daha hızlı bir madde bulundu. O şey ise bilgiydi. Hadron çarpıştırıcısı protonları birbirine çarpıştırarak karanlık maddeyi elde etmeye çalıştı. Diğer tesise ise, çarpışma olmadan çarpışma bilgisi ulaştı ve hemhaller orada da gözükmeye başladı. Yani yaratılan her şey bilgidir, bilgi her şeyden hızlıdır ve bilgisiz bir şey yoktur. Ayrıca kitabımızda ruhun astral, mental gibi katmanlarına da yer verdik.

Bize öğrenme işlemi ve hafızanın çalışma şeklini anlatır mısınız?

 Bilim adamlarının beyin ile alakalı bildikleri nerdeyse son 10 yıla dayanmaktadır. Bir karbonun radyoaktif olarak işaretlenmesi ve kana verilmesiyle birlikte bu molekülün beyne gitmesi ve Pozitron Emisyon Tomografisi ile yol güzergahları çıkarılarak beyin haritaları ortaya çıkarılması en büyük keşiflerden biriydi. Bu haritalar bize gün içinde yaşadığımız olaylarda hangi nöronlar aktif hale geliyor, hangi duyguya beynin hangi kısmı tepki veriyor vb. konuları öğrenmemizi sağladı. Beynin sol ön bölgesinde akıl ile alakalı özellikler mevcut. Bu kısım kırmızı ışıkta durmanız ve yeşil ışıkta geçmeniz gerektiğinin, suyu nasıl içmeniz gerektiğinin yer aldığı kısımdır. İşin arka kısmında ise beyin ortalama 1,5 kg. yağ kütlesidir. Önemli olan bu ve benzeri işlemleri yapmamızı sağlayan olgu beynimizin içinde midir yoksa farklı bir mekanizma devrede midir? Bu ve bunun benzeri soruların cevabı kitabımızda mevcut.

Beynin yaydığı bazı dalgalar var mıdır?

 Beyin kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine çevirerek çalışır, kaslarımızda aynı şekilde işler. Beyindeki nöronların çalışma sistemi elektrik enerjisi üretilmesi ve iletilmesi üzerinedir. Her farklı nöron iletişiminde farklı sinyaller ortaya çıkar. Uyku halinde farklı, sinirli haldeyken farklı sinyaller üretilir. Bu sinyaller sonucunda elektromanyetik dalgalar ortaya çıkar, biz bunlara beyin dalgaları diyoruz. Beyin aynı zamanda alıcı ve vericidir. Dünyanın öbür ucundaki frekanslar bu alıcıya ulaşır. Farkında değilizdir fakat bu verileri algılamamıza yarayacak metotları kitabımızda işledik.

Beynin üzerindeki bilimsel çalışmalar nelerdir ve hangi amaçlarla yapılmıştır?

 Bu konuda tarih öncesine dayanan çalışmalar mevcuttur. Örnek olarak büyü dediğimiz hadise insanlık tarihi kadar eskidir ve tamamen elektromanyetik bir sinyaldir. İnsanı etkilemek için yapılır. Sizi hedef alan kötü enerji sizin manyetik alanınızdan güçlü ise hedefe ulaşır ve alıcı bunu bir emir olarak alır ve ona göre etki eder…

Yani yabancı kişilerin işleyişimize müdahale etmesi söz konusu mudur?

Evet, mümkündür hatta yabancı istihbarat servislerinin insanlarımız üzerinde büyü yaptığı söylenebilir. Bu servisler beynin tetiklenebildiğini fark etti. Bunun telkin gibi bazı yöntemleri vardır. Eski kavimlerin kalıntılarını çözmek ve bu kalıntılarda bulunan yöntemleri, savaşlarda karşı istihbarat olarak kullanmak gibi hadiseleri, örnekleriyle kitabımıza konu ettik.

Beden dışı deneyim nedir ve nasıl yapılır?

 Basit olarak hepimiz uyuruz ve uyuduğumuz zaman beden dışı deneyimimizi sağlarız. Kuran’da yazdığı gibi “biz sizlerin ruhunu iki şekilde kabz ederiz. Birincisi uyurken, ikincisi ise öldüğünüzde.” Ruh bir manada bedenin dışına taştığı için, beyinde o esnada tüm sinyalleri alabildiği için, beden dışı deneyim yaşayabiliriz. Bunun bazı süslenmiş isimlerini duyunca insanlarımız şaşırıyor. Örnek olarak astral seyahat, levitasyon, su üzerinde yürüme gibi hadiseleri gösterebiliriz. Bu olayların bilimsel açıklamalarını kitabımızda anlattık.

Yine bu alanda isim kazanmış Amerikan silah sanayi DARPA’nın faaliyetlerini anlatır mısınız?

Bu kuruma kısaca Amerika’nın ASELSAN’ı diyebiliriz. Her alanda çalışan bir kurumdur. Bizimle alakalı kısmı ise UCLA Enstitüsüdür ve bu kurum nörobilim üzerine kuruludur. Bu kurum Amerika’daki bir kurşunun içerisindeki maddeden, görünmez uçaklara kadar her şeyi araştıran bir kurumdur. Bu kurumun ilk çalışmaları nöral implantlar üzerinedir. Bu çalışmalar beyine mikroçipler takmak ve beyni kontrol altına almak için yapıldı. Şuan elektromanyetik sinyallerle mikroçiplere ihtiyaç duymadan bu işlemi yapmaktadır. Konuyla alakalı DARPA’nın yaptığı sunumlar fotoğraflarıyla birlikte kitabımızda yer almaktadır.

Son zamanlarda HAARP Projesinden sıkça bahsediliyor, yabancı kaynaklara baktığınızda bu konuyla ilgili nelerden bahsediliyor?

 Avrupa’da konuyla alakalı fazla gelişme yok. Amerika’da, Çin’de ve Rusya’da ilgili çalışmalar yürütülmekte. HAARP Dediğimiz proje ise, dünyanın en üst katmanı olan iyonosferi kullanarak yapılan deneylerdir. Bu deneyleri ilk olarak Nicola TESLA yürütmüştür. En önemlilerinden birisi ise deprem teknolojisidir. Çünkü kitleleri fiziki olarak etkileyebilen bir teknolojidir. İkinci faktör ise hava olaylarının kontrolüdür. Sonrasında insan beyninin etki altına alınma çalışmaları vardır. Bu proje komplo teorisi olarak geçmektedir fakat Amerika Birleşik Develtleri, HAARP’ın kendi web sitesinde bu projeyi ifşa etmiştir. 180 antenli tesis 240 antene çıkarılmıştır. Bu sistem, güneş fırtınaları olduğu anda iyonosfere gönderilen sinyallerin ne gibi tesirleri olacağı amacıylada kullanılıyor. Farklı amaçlara yönelik projelerde dahil, CIA ve KGB belgelerine de kitabımızda yer verdik.

Star Wars (Yıldız Savaşları) Projesini anlatır mısınız?

 Bu proje aslında yıldız savaşları projesi değildir. Süslü bir isim olsun diye konulmuştur. Soğuk savaş döneminde Amerikanın tek kalmasıyla birlikte uzaya hükmetme çabası başladı. Bir dönem uçaklar keşfedilmeden önce, denizlere hakim olan dünyaya hakim oldu, sonrasında göklere hakim olan dünyaya hakim oldu, şimdi gökte olsanız bile lojistiğe ihtiyacınız var. Bir üssünüz veya desteğiniz olmazsa başarılı olmanız mümkün değildir. Şuan uzayda bir füze sistemi yok, yerden uzaya gönderebileceğimiz bir füzede yok. Amaç bu da değil. Artık manyetik alanlar hadisesi geçerli olduğu için elektromanyetik bombalar sayesinde bütün iletkenler yok edilebilir ve iletişim devre dışı bırakılabilir. Bu proje bir dönem askıya alındı, şu an ne durumda olduğunu kitabımızda anlattık.

Bilinç Kontrolü, Zihin Kontrolü, Beyin Kontrolü nedir ve aralarındaki farklar nelerdir?

 Bilinç kontrolü, insanın farkındalığını engellemeye veya farkındalığını arttırmaya yarar. Bunu ilüzyon gösterilerinde gözden kaçan ayrıntılar olarak örneklendirebiliriz. Zihin ise bir nevi geçici bellek ve geçici algıların bulunduğu katmandır. İnsan zihni ile zekasını harekete geçirir ve zekasıyla bir şeyleri keşfeder. Beyin ise insanın hem fiziksel bedenini, hem elektromanyetik bedenini hem de bilincini ve zihnini kontrol edebilen yapıdadır.

Peki beyin üzerinde yapılan deneylerde, kimyasallar vasıtasıyla insanların etkiye maruz kaldığı söylenebilir mi?

Bu konuda kullanılan birçok ilaç var, bunlardan biri LSD’dir. Kitapta ayrıntılarıyla anlattığımız gibi beyni kontrol ederseniz zihni ve bilinci kontrol edebilirsiniz fakat zihni ve bilinci kontrol ederseniz beyni kontrol edemezsiniz, yalnızca aldatabilirsiniz.

Bilinçaltı (subliminal) mesajlar bu olayların neresindedir?

 Bu mesajlar bir telkin yöntemidir ve uzun solukludurlar. Bilinç altı belli şekilde programlandıktan sonra, dünyevi ihtiyaçların belirmesiyle ortaya çıkan dürtülerdir.

Çocuklarda subliminal mesaj teknikleri daha mı kolay işe yarıyor?

Yetişkinlerin bilinçleri, aldığı görgüler ve eğitimler sebebiyle doludur ama çocuklarda bu mekanizma boş olduğundan öğrenmenin yeni başladığı dönemlerde yanlış veya doğru sevk mümkündür. Bu işlem çocuklar üzerinde daha da etkilidir.

Yapay zeka nedir ve bu yönde yapılan çalışmalarda hangi aşamalara gelinmiştir?

 İnsanların üzerinde durduğu bir çalışmadır. Amaç bizim haricimizde düşünen ve çözüm üretebilen organizmalar üretmektir. Bu konuda Blue Beam adlı bir proje başlatılmıştır, bu projeyi ayrıntılarıyla birlikte eserimizde anlattık.

Kitabınızın ele aldığı konular hakkında bize neler söylemek istersiniz ve okuyucularınızın bu kitaptan alacağı mesajlar nelerdir?

Yola çıkış amacımız insanlığın total bilincini uyandırmak ve harekete geçirmektir. Kitapta anlatılan mevzular ise insan üzerindeki manipülasyonlardır. Total bilincin harekete geçmemesi ve uyanmaması konusunda bilinçlendikçe neleri fark edebileceğimizi, farkındalığın farkındalığını kitabımızda okuyucularımıza anlattık, umarım başarılı olmuşuzdur.

Röportaj: Ömer Can Talu, Sevan Onur Duman

www.anahtar.tv

Henüz oylanmadı.

Lütfen oyunuzu paylaşın

Ömer Can Talu

Marmara University, Department of Journalism// Journalist, Photographer, Web Designer //
https://anahtar.tv/
[email protected]
https://www.instagram.com/omercantalu/

Yorum ekle

Bir Cevap Yazın

Takip

Paylaşımlarıma destek vermek ve fikir alışverişinde bulunmak için beni sosyal medya hesaplarımdan takip edebilirsiniz.

Web sayfama hoş geldiniz. İlginiz için çok teşekkür ederim.

Sormak istediğiniz her konu için bana sosyal medya adreslerimden ve mail adresimden ulaşabilirsiniz.


İletişim Formu ve Mail için lütfen buraya tıklayınız.