Araştırmacı yazar Aytunç Altındal ile Vatikan ve Tapınak Şövalyeleri kitabında gündeme getirdiği Tapınakçılar ve Vatikan içerisindeki tarikatlar hakkında röportaj yaptık.
Vatikan ve ortaya çıkış sürecini açıklar mısınız?
Bugün Vatikan dediğimiz yerin asıl ismi Lateran’dır. 2000 yıllık olduğu kabul edilen bir kurumdur. Avrupa’da 2000 yıldır devam eden tek kurumdur. Bununla beraber krallıklar devam etmesine rağmen, krallıkların bağlı olduğu hanedanlar değişmiştir. Kilisenin diğer adı, Roma Kilisesidir. Elde ettiği imtiyazlar sayesinde kendini diğer kiliselerin üstünde olarak kabul ettirmiştir. Kilisenin bu hale gelmesinde etkili rol oynayanlar papazlardır. 11. Yüzyıldan itibaren papazlar imtiyazlar aldıktan sonra imtiyazları lehlerine çevirip imparatorları dahi kullanmışlardır. Sonrasında yaptıkları en önemli işlerden biri ise engizisyon mahkemelerini kurmaktır. Engizisyon mahkemeleri Vatikan içerisindeki tarikatların yönetimindedir. Benedikt grubu şu anki papanın içinde bulunduğu gruptur ve engizisyon bu gruba bağlıdır. 15. Yüzyıldan sonra ortaya çıkan Cizvitler gibi tarikatlar, sonrasında bu grubu desteklemişlerdir.
Peki bu gruplar arasında çekişme var mıdır?
Bu gruplar arasından, Fransiskanlar ve Benediktler arasında çekişme vardır. Fransiskanlar yardımdan ve ezilenlerden yana olurken, Benediktler zenginlerden yana olmuştur. Cizvitler ise eğitim seviyesi çok yüksek üyelerden oluşur fakat bu kişiler Vatikan içerisindeki mafya gibidirler.
Bu grupları birbirinden ayıran özellikleri nelerdir?
Bu gruplardan bazıları Papalık makamının önemli olduğunu ve Papaların önemli olmadığını düşünür. Diğer bir grup ise Papa denilen şahsın önemine inanır. Üçüncü bir grup ise asıl olanın kilise olduğunu savunur. Dördüncü grup ise asıl olan Hristiyanlıktır ve biz Hristiyanlığın dışında başka bir olayı önemsemeyiz der. Bunların dışında beşinci bir grup vardır, bu grup ise Papaya, Papalık makamına, kiliseye inanır ve esas olarak Hristiyanizm’i savunur. Bu kişiler Laik Konseydir ve laik olmalarına rağmen (avukat, bankacı, doktor) Laik Konsey üyeleri derler ki; asıl olan Hristiyanlığın yaygınlaştırılması ve ekümenizmdir.
Misyonerlik faaliyetlerinde bu gruplardan hangisi etkilidir?
Saydığımız grupların hepsi misyonerlik faaliyeti yapmak zorundadır. Fakat bazıları direkt misyoner olur, Laik Konsey gibi gruplar ise misyonerlerin maaşlarını karşılayıp kiliseye iletebilir. Sonrasında misyonerler belirlenen ülkeye gönderilir.
Katolik kilisesi Hristiyanlığı tam olarak temsil ediyor mu?
Bunun cevabı hayırdır. Bunu biz söylemiyoruz, Martin Luter söylüyor. Diyor ki; Katolik kilisesi hokus pokus kilisesidir, büyü ve sihirle uğraşarak insanları aldatmışlardır. “Kayıp Hristiyanlık” adlı kitapta birinci Yüzyıldan dördüncü Yüzyıla kadar çok değişik Hristiyanlık tipleri vardır. Bu tipler arasında bizim İsa peygamber dediğimiz kişi, Hristiyanlar için peygamber değildir, “Tanrı ve Tanrı’nın oğludur”. İznik konseyine kadar, Hz. İsa’yı peygamber olarak kabul eden Hristiyanlar vardı, bunlardan biri ise Ebuyonitlerdi. Bu insanlar der ki; İsa sıradan bir insandır fakat Tanrı onu seçtiği için peygamber olarak göndermiştir. 325 yılından sonra, “İsa peygamber değil, Tanrıdır” diye özellikle Konstantin ile başlayarak sürekli şekilde empoze edilmiştir. İspanya kilisesinin yaptığı değişiklikle birlikte, inanışa göre; Baba-Oğul-Kutsal Ruh var ve bu üçü bir arada fakat bağımsızdır denmiştir. 1056 itibaren “babadan oğula, oğul aracılığıyla kutsal ruha gelmiştir” inanışı dikte edilince Ortodokslar bu fikri kabul etmediler. Bu sebepten dolayı 1956 yılına kadar iki mezhep birbirleriyle görüşmek istemedi. 1956’dan sonra ilgili konuya girmeme şartıyla bir anlaşma yapıldı.
Bu çerçevede Vatikan’ı nasıl tanımlayabiliriz?
Vatikan dev bir şirkettir. 1011 kişilik bir devlet statüsüne sahiptir. Sadece dua ihraç ederek büyük servetler kazanıyorlar. İlk bakışta küçük gibi gözüken bu yapı 1 buçuk milyon papaz, 1,1 milyon rahibe ve diğer çalışanları ile Katolikleri yönetiyor. Ayrıca çok iyi bir istihbarat ağı var.
Tapınak Şövalyelerinin oluşma süreci ve Vatikan ile alakası nedir?
Tapınakçıların ilk meselesi Kudüs’ün ele geçirilmesidir. O dönemlerde yoksullaşan Avrupa’da anlatılan bütün hikayelerde Müslümanların ne kadar zengin olduğu dillendirilmiştir. Bu servetin Hristiyanlara geçmesi gerektiği söylenmiştir. Dokuzuncu Yüzyılın sonu, onuncu Yüzyılın başında Almanlar ilk defa Hristiyanlığa geçmişlerdi ve kendilerini kanıtlamak için Haçlı Seferlerine giriştiler. Haçlı ordusu sefere çıktığı zaman çok farklı toplumlarla karşılaşmaya başladı. Sadece İslam ile değil, bambaşka bir Hristiyanlıkla karşılaştı. Bu Hristiyanlık, Roma Kilisesinin anlattığından farklıydı ve Hz. İsa’yı peygamber olarak kabul ediyorlardı. Bunun üzerine oraya giden ilk 8 şövalye bir tarikat kurdur. Hacca giden Hristiyanlara yardımcı olmak üzere kurulan bu tarikat tarihte ilk olarak cihad hareketi, silahlı adamlar tarafından çıkarılan Tapınak Şövalyeleri grubunu oluşturdu.
Bu grup İncil’in muarref olduğunu ve Roma Kilisesinin yalancı olduğunu anlayınca Müslümanlarla ilişki kurdu. Bunlardan en yakın oldukları ise Fatımiler ve Hasan Sabbah grubudur. İlk kurulan Şövalyelikler bu amaçla doğdu. Kısa zamanda çok zengin oldular. 1307’de idam edildikten sonra efsane olarak devam ediyorlardı. Bundan sonra ortaya çıkan gruplar kiliseye karşı çalışıyorlardı. Ayrıca Protestanlık da bu gruptan çıktı. Bu grup Vatikan’a “Büyük Fahişe” demektedir.
Tapınak Şövalyeleri halen devam etmekte midir?
Tapınakçılar daha sonra Gül Ve Haç teşkilatı ve sonrasında Masonlar olarak meydana çıktılar. Yüzlerce yarım gizli dernek kuruldu. Hukuki olarak müracaat edip ismi cismi belli kurulan bu örgütler “bizim gizli sırlarımız vardır bir insanlığa yardım ederiz dediler”.
Türkiye’deki Masonlara “Dandik Masonlar” ithafında bulunmuştunuz. Bunun sebebi nedir?
Doğrudur. Çünkü Masonlukta belli dereceler vardır 1-33 arası olan bu derecelerin bir kısmı Türkiye’deki Masonlara verilmiyor. Her dereceden Masonlar olması gerekirken Türkiye’de 17-29 derece arasında bulunan Mason yoktur.
Peki Yahudilik, Masonluğun neresinde kalıyor?
Masonluk esasta Protestanlıktan çıkan (kiliseye karşı olanlar) bir kurumdur. Mason localarına ilk defa bir Yahudi’nin alınışı 1880 yıllarındadır, ama Masonlukla bağlantısı nedir bu Yahudilerin derseniz, bu bağlantı Kabaladır. Kabalizm, Yahudiliğe aykırıdır ama Yahudiliğin içinden çıkmıştır. Kabalistler ile dindar Yahudiler arasında bu konuda tartışma vardır.
Evangelistlerin bu kavramlarla alakası nedir?
Evangelistler Protestan gruplardır ve Kabalacılarla değil, dindar Yahudilerle bağlantılıdırlar. Kabala “gelenek” demektir, bir gelenek vardır, yanı sıra birde din vardır. Dini bilgiler içerisinde şeriat vardır fakat Kabala, Yahudilikten önce olduğu için kendi şeriatı vardır. Mısır, Çin, Tibet inançlarıyla yüklü olan Kabala’da ortaya çıkan bu duruma gnostizm denir.
İsrail Devleti’nin yönetiminde Kabalacılar mı etkilidir yoksa Dindar Yahudi kesim mi?
İsrail devleti dememize rağmen İsrail Devleti’nin gerçek adı İsrail Siyonist Devletidir. O zaman İsrail’i Siyonistler yönetmektedir. Siyonist olmayan Yahudilerin bu konuda tepkisi var. Sebebi ise Yahudilikte devlet kurmanın yasak olmasıdır. Eğer devlet olacaksa bu bir krallık olmalıdır ve Hz. Davud’un soyundan gelen bir Yahudi tarafından yönetilmelidir. Örnek olarak Hamas, İsrail Devletine karşıyız derken Siyonist İsrail’e karşı olduklarını belirtir.
Röportaj: Ömer Can Talu, Sevan Onur Duman
Bir Cevap Yazın