Osmanlı İmparatorluğu, 29 Ekim 1914 günü Almanya, Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan’ın yanında 1. Dünya Savaşı’na girmiş, dört yılı aşan ve üç kıtanın çeşitli cephelerinde sürdürülen kanlı çarpışmalar, Osmanlı’nın kesin yenilgisi 30 Ekim 1918 günü imzalanan Mondros Mütarekesi ile sonuçlanmıştır. Sonrasında Osmanlı’ya karşı yapılan işgallerde meydana gelen olayların incelendiği bu haberde, 2002 yılında yazmış olduğunuz makalenizde, Osmanlı Devleti’nin 30 Ekim 1918 tarihinde imzalamak zorunda kaldığı Mondros Mütarekesi’ni takip eden günlerde Rum Askerlerinin, başta İstanbul olmak üzere Ege, Rumeli ve Doğu Karadeniz’deki taşkınlıklar yaparak Vatandaşlarımızı taciz ettiklerini yazmışsınız.
Trakya, Marmara, Ege ve iç Anadolu’da izlemiş olduğumuz Yunan askerlerinin vahşet ve cinayetleri hemen her yerde aynı tarz ve sistemde plânlı ve Yunan askeri üst makamlarınca verilen emirlere uygun olarak yapılmıştır.” demişsiniz. Peki, bu iddianıza kanıt olarak gösterilebilecek, Yunan askeri emir belgeleri var mıdır?
Başbakanlık Osmanlı arşivlerinde, iç işleri bakanlığı özel kalem müdürlüğü arşivlerinde bulduk bu belgeleri. Ayrıca bu konudaki bakanlar kurulu tutanaklarını da bulduk. Ek olarak Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde yazılmış çok olaylar var. Bu belgelerin tersini savunanlar (Yunanlılar) aksini ispatlayacak belge sunuyorlar mı derseniz, ben aksini görmedim. Yunanlılara göre bu kayıplar söz konusu değil fakat 1-2 değil bizim kayıplarımız binlerce var. Onlar bunu kabul etmeseler de bu olayların görsel kayıtları var. Sıhhiye nezaretlerinin belgeleri var. Şu an bu arşivler kapalı fakat açılırsa giriş, çıkış ne kayıt varsa göreceğiz. Ama Yunan komutanlarının işbirlikçi Rum çeteleri ile birleşip ne zulümler yaptığını belgelerde gördük.
Bahsettiğiniz saldırılar, işgal edilen bölgelerin Yunan askerleri tarafından devlet olarak kullanılamayacak boyuta kadar çıkıyor. Yunan askerleri o bölgenin kendilerine ait olacağını bildiği halde neden bu tür girişimlerde bulundu?
Bazı milletlerin kompleksleri vardır. Ne yapmıştık ki bu kadar zulüm görmek için. Osmanlı ele geçirdiği bölgeyi vatan yaparak korurdu. Yunan askerleri ise işgal ettiği yerlerde öldürerek, keserek ilerledi. Demek ki bunlar çapulcu sürüsüydü. Çünkü hayvanlarımızı bilene çaldılar, eğer hayvanlar fazla gelirse Yunanistan’a bile geçirilmiştir. Wilson prensiplerine göre, çoğunluk olan Türk nüfustan kurtulup oradaki nüfusu Rum azınlığın lehine çevirmek diğer bir amaçlarıydı.
İşgal esnasındaki Osmanlı yönetimi neden önlem almadı?
Mondros’un 7-24 maddeleri harekete geçirilirken Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi Osmanlı Devleti Felç olmuştu. Asayişi sağlayacak güvenlik güçlerimiz terhis ettirilince 50.000 civarı askerimiz bırakıldı. Menemen’e baktığımızda, sadece 50 kişilik bir güvenlik gücü bırakılmıştır. Bu kadar az kişi ile mücadele edilemeyeceğinden, Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi çare sivil direniş örgütleri kurmaktı.
Yunan askerlerinin işgal kuvvetleri komutanı Albay Zafiru, halkı rahatlatan bir beyanname yayınladı. Bu yüzden Aydın halkı 57. Tümen Komutanının dağıtmak istediği silahları reddetti ve neticede Aydın 27 Mayıs 1919 da rahatça işgal olundu. Bu meseleyi, ayrıntısıyla açıklar mısınız?
İzmir’in Menemen ve Bergama ilçesini yaktılar! Zulüm ettiler. Düşününki sizin komşunuz bir ilçe bu halde iken, Yunan komutanı teslim olun derse teslim olmaz mısınız? İnsan psikolojisi, çoluğu çocuğu için insanlar teslim olmuşlardır. Kuvayi Milliye çatışmaya devam etmiştir fakat Mustafa Kemal halka dayanın diye ısrar etmemiştir. Ve insanlar teslim olmuştur.
Yunan askerlerinin işgallerine karşı, İtalyanların bizlere gizlice destek verdiği konusundaki iddialar doğru mu?
Paris konferansında İngiltere ve Fransa İtalya’ya karşı sözünden döndü, 12 Ada ve Rodos İtalyanlarda olduğu için söz verilen toprakları istediler ama İtalyanlar çekilirken Yunan askerleri gibi zulüm yapmadılar. Bunun yanında milli mücadele boyunca İtalyanlardan binlerce cephane aldığımızı söyleyebilirim.
Röportaj: Ömer Can Talu, Sevan Onur Duman
Bir Cevap Yazın