Türkiye’nin yurtdışındaki tek toprak parçası olan ve Suriye’nin Halep kenti sınırlarında bulunan Süleyman Şah Türbesi son günlerde bölgeyi ele geçiren IŞİD’ın tehdidi altında.
Türbeyi korumakla görevli 25 askerimizin ise bu durum karşısında teyakkuzda olduğu gelen bilgiler arasında bulunuyor. Konuya ilişkin konuşan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Uluslararası kurallar gereği Türkiye toprağı. Her türlü tedbiri alma hakkımız var” diyerek konunun gündeminde olduğunu belirtti. Davutoğlu şunları söyledi: “Oraya dönük olarak ister rejimden, ister radikal gruplardan, ister başka bir yerden gelebilecek her türlü saldırı aynıyla mukabele görür ve o vatan toprağının savunması konusunda da Türkiye hiçbir tereddüt göstermeden her türlü tedbiri alır” dedi.
Bildiğimiz kadarıyla Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’nin dedesi olan Süleyman Şah 1086 yılında iki askeriyle birlikte Fırat Nehri’ni geçerken şehit olmuş ve oraya defnedilmişti. Bölge, Osmanlı Devleti’nin yıkılmasından sonra Fransız hâkimiyetine geçmesine rağmen 1921 yılında Fransa ile yapılan Ankara anlaşmasına göre türbe, Türkiye Cumhuriyeti toprağı olarak kabul edilmiş ve Türk askeri tarafından korunması kararlaştırılmıştı.
Ancak 1973 yılında Suriye Hükümeti Tabka Barajı’nın yapımının bitirileceğini ve türbenin Esed Baraj Gölü’nün suları altında kalacağını bildirmişti. Bu durum Suriye-Türkiye arasında diplomatik gerilime sebep olduysa da iki ülke arasında süren görüşmeler sonucunda Halep kenti sınırlarına taşınmasına karar verildi.
Bu noktada 1973 yılındaki krizi aşmak için görevlendirilen heyette bulunan ve İçişleri Bakanlığı’nı temsilen görüşmelere katılan “E. J. K.d. Albay Necabettin ERGENEKON” o dönem yaşananları Anahtar.tv’ye şöyle anlattı:
Suriyeliler Süleyman Şah Türbesi’ni alın götürün dedi
Olayın başlangıcının 1973 senesi olduğunu söyleyen E. J. K.d. Albay Necabettin ERGENEKON, Suriyelilerin Tabka barajını yapmasıyla Süleyman Şah türbesi sular altında kalma tehlikesi geçirdiğini belirterek, “Bundan dolayı Suriyeliler bize alın götürün Süleyman Şah türbesini dedi. Bu yüzden üç sene Suriye-Türkiye arasında toplantı yapılmış, lakin hiç birisinden sonuç çıkmamıştı.” dedi.
Sefarette “Halep Anlaşması’nı bulamadık
O zamanlar Jandarma Genel Komutanlığında hudut ve kaçakçılık şube müdürü olduğunu söyleyen Ergenekon, “Bizim zamanımızda da bir toplantı yapıldı. İçişleri Bakanlığını temsilen de ben gitmiştim. Fakat çok enteresan bir şey başımıza geldi. Şimdi Suriye ile Türkiye arasındaki bütün münasebetler Halep anlaşmasına göre yapılıyor. Halep anlaşması dediğimiz şey 20-30 sayfalık bir broşür. Biz buradan giderken başımızdaki büyükelçi bu anlaşmayı yanına almıyor. Sanki çok büyük bir ağırlıkmış gibi oradaki sefaretten alırız diye düşünmüş. Fakat oraya gittiğimizde aradılar taradılar Halep Anlaşmasını bulamadılar. Yani neye göre münasebet kuracağımızı bilmiyorduk.” dedi.
Süleyman Şah felsefesine göre konuşacaksınız
Türk Heyeti’nin başındaki kişinin oraya gidildiğinde Süleyman Şah felsefesine göre konuşacaksınız dediğini söyleyen Ergenekon, “Nedir bu felsefe diye düşündüm bulamadım. O yüzden bana yakın olarak o dönem Diyanet İşleri Başkanı vardı Tayyar Altıkulaç. Ona sordum bu felsefe nedir diye. Oda ben bilmiyorum dedi. Herkese sorduk fakat herkesin cevabı aynı. Başımızdaki kişiye sordum. O sadece olayı anlattı. Anladım ki o da Süleyman Şah felsefesini bilmiyor.”
Suriye heyeti korktu
Toplantıya başladığımızda söz isteyerek “Bu yaptıklarının İstanbul, Kars veya Ardahan’ı işgal etmekten farklı olmayacağını belirttim ve bizimde bunun karşılığını düşünmek zorunda kalacağımızı anlattım.” Bu söz karşısında Suriye heyeti’nin korktuğunu ve yarım saat kendi aralarında görüşmek için izin istediklerini söyleyen Ergenekon, “Aralarında görüştükten sonra Suriye tarafı biz Türkiye ile dostuz o yüzden falan yeri veriyoruz size dediler.”
İşte Süleyman Şah felsefesi
Bu cevaptan tatmin olmadığı için tekrar söz hakkı istediğini belirten Ergenekon, bize verdikleri toprağın bizim topraklarımızın yanında iğne ucu kadar bile olmadığını bu bakımdan derdimizin toprak olmadığını söyledim ve ekledim “Bizim üzerinde durduğumuz asıl mesele Süleyman Şah felsefesidir.” dedim.
Onlara, verdikleri toprağın Süleyman Şah felsefesine uygun olmazsa o toprağın bir değeri olmayacağını ve bize bir bölge göstermelerini şayet o toprağı bizim seçmemiz gerektiğini anlattığını da söyleyen Ergenekon, “Suriye heyeti kendi arasında konuştuktan sonra bize bir görevli verildi ve belirlenen yerlerden istediğimizi seçebileceğimizi söylediler. Bizde hakikaten çok güzel manzaralı bir yer seçtik. Bu olayda böyle kapandı.” diyerek sözlerini tamamladı.
Haber, Röportaj: Ömer Can Talu
Bir Cevap Yazın