Ömer Can Talu
Project 44-Barackode, Diriliş Operasyonu, Nükleere Darbe, 2023 Anadolu Birleşik Devletleri gibi birçok kitabın yazarı olan, Sayın Alper ALTINTAŞ ile “2023 Anadolu Birleşik Devletleri” kitabıyla alakalı bir röportaj gerçekleştirdik.
Kitap isminiz olarak Yeni Dünya Düzenini tanımlamak için neden Büyük İsrail gibi bir marka yerine 2023 Anadolu Birleşik Devletleri gibi bir isim seçtiniz?
Şu an Arupa’da bize Türkiye demezler. Genellikle Anadolu “Anatolia” tabiri kullanılır, Ve bu cümle koskoca bir milleti kafadan silmeye yarar. Bunu son yıllarda daha çok dayatmaya başladılar bize.
Kitabınızı okuyanlar görecektir, iki türlü sonu var. Bu tür bir finali neden yaptınız?
Günümüzdeki dünya konjonktüründe insanlar kendi bakış açılarıyla olayların nasıl gelişmesi gerektiğine kendileri karar verirler. Bu yüzden yorumu okuyucularıma bıraktım.
Diğer merak edilen nokta ise kitabınızdan bağımsız olarak sizce 2023 denince Türkiye için nasıl bir gelecek gözükmekte?
Şu an her şey çizilmiş belli bir plan dahilinde devam ediyor. Türkiye bu plan dahilinde aynı isimle mi yoluna devam eder bilemem. Ama şunu biliyorum, dünya üzerindeki hakim güç hazmedebileceği daha küçük devletçikler (federal) ister.
Konuyla alakalı olarak ORDO AB CHAO (yani kaostan doğan düzen) sözüne baktığımızda, şuan içinde bulunduğumuz durum kaotik bir durum mudur? Ve bu kaotik durumdan yeni bir düzene mi geçiş yapacağız?
Bu sorudan şunu çıkarabiliriz; Bu düzensizliği isteyen hakim bir güç var ki, sonrasında gelecek olan düzeni de kendileri sağlayabilsin. Bir doların üzerinde bulunan kartalı düşünürsek, kartalın iki pençesinde bulunan zeytin dalı (barış) ve oklar(savaş), biz istediğimizde barışı, istediğimizde savaşı hakim kılarız anlamına gelir. Yani kaosu da, ve arkasından gelecek düzeni de bu hakim güçler planlamaktadır.
Kitabınızın üzerinde “Kim olduğunu unutan ulus… kim olduğunu hatırlatacak bir musibet… ve bir ulusun sancılı uyanışı” demişsiniz, fakat kurtuluştan bahsetmemişsiniz. Bu ibareyi neden kullandınız ve neden çareden bahsetmediniz?
İnsanlara “bak bu senin hastalığın” diye gösterip ardından ilacı verdiğiniz zaman bu biraz hazırcılığa kaçar diye düşünüyorum. Örnek buna, bir öğretmenin öğrencisine senden şu ödevi istiyorum deyip, ardından ödevin internette şu kaynakta var demesi gibidir. Bunu yanlış buluyorum. Eğer ki kitabıma bir çözüm yolu yazsam belki benden daha iyi bir alternatif çözüm yolunu yok etmiş olabilirim. Aslında çözüm yolunu vermek yerine, sorunu okuyuculara göstermek okurların idrak etmesini sağlar. Bu da “Ben kimim, bu ülke için neler yaptım?” gibi sorular sormaktan geçmektedir.
Peki, objektif olarak baktığınızda federal bir yapı ile cumhuriyet yapısı arasında ki kıyaslamadan nasıl bir sonuç çıkarıyorsunuz?
Benim federal yapıdan anladığım; Mesela bir eyalette işlediğim bir suçun cezası idamdır, fakat diğer bir eyalette cezası idam değildir. Bu şu demektir eğer iki eyalet arasında anlaşma yoksa ceza çekmeme şansım bile var. İkinci olarak federal yapıda eyaletleri ikna etmek, tek bir devleti ikna etmekten daha kolaydır, çünkü federal sistemde 5 eyaletten 3’ü bir yasayı kabul ettiği an o yasa kanunlaşır. Bu yüzden federal yapı ulus devletlerin kaldırabileceği bir sistem değildir. Türkiye için kozmopolit yapıya sahip derler. Ben buna katılmıyorum, Türkiye’de azınlıkları oluşturan rakam oranı %12’yi geçmez. Bu kadar net konuşmamın sebebi Prof. Ali Tayyar Önder’in “Türkiye’nin Etnik Yapısı” adlı bir kitabıdır.
Kitabınızda “Eyaletlere bölünerek yönetilen bir devlet, kendisinden çok daha güçlü bir devletin eyaleti olmaya mahkumdur” diye bir söz kullanmışsınız. Bu sözünüzle ne kastettiniz?
Şöyle düşünün; Yeni Dünya İmparatorluğunun kurulduğunu ve bu yolda Türkiye’nin eyaletlere bölünerek yönetildiğini, böylece Yeni Dünya Devletinin eyaleti olmuş oluruz.
Röportajımıza katılıp bizleri Anadolu Birleşik Devletleri hakkında bilgilendirdiğiniz için sizr Anahtar.tv ekibi olarak teşekkür ederiz.
Röportaj: Sevan Onur Duman, Ömer Can Talu
Yorum ekle